Please note that the ITEA Office will be closed from 25 December 2024 to 1 January 2025 inclusive.
O Bir İnovasyon Kraliçesi
Zeynep Sarılar, Avrupa Birliği’nin yeni teknolojiler ve projeler geliştirmesi için oluşturduğu EUREKA ITEA3 Organizasyonu’nun yönetim kurulu üyeliğine seçildi.
Daha üniversitedeyken kendi şirketinin hayallerini kuran bir girişimci olan, giyilebilir bilgisayar başta olmak üzere birçok inovatif çalışmada yer alan Zeynep Sarılar, Avrupa Birliği’nin yeni teknolojiler ve projeler geliştirmesi için oluşturduğu EUREKA ITEA3 (Information Technology for European Advancement) Organizasyonu’nun yönetim kurulu üyeliğine seçildi.
İlk gördüğünüzde müthiş bir enerjisi olduğunu fark etmemeniz mümkün değil… Yüzüne yayılan sıcacık bir gülümsemesi var. Proaktif ve atak bir yapısı var. Bunu hayatının her döneminde kanıtlamış, kanıtlamaya devam ediyor. 2004 yılında ilk Türk firması olarak katıldıkları ITEA3 (Information Technology for European Advancement) organizasyonunun bugün yönetim kuruluna seçilmiş olması önemli bir gösterge… O adeta bir inovasyon kraliçesi…
“Üniversiteden yeni mezun olduğumuz dönemde de üç kişilik bir kızı grubu ile bir şirket kursak da bir fabrikanın içine girip işçilerin yaptıkları rutin işlerden kurtulsak gibi hayallerimiz vardı.” Diyerek başlıyor sözlerine içindeki girişimci ruhun köklerini anlatırken ve şöyle devam ediyor: “Ama kurumsal hayatın içine girmeden bu tür bir girişime cesaret edemedim. 2001 yılında Belçika’da bir proje vardı. Belçika’daki bir firma toplu SMS gönderiminde 1 milyon dolar, ikinci yılında ise 40 milyon dolar ciro yapmış. Arkadaşlarımdan biri de, böyle bir firma var ve orada ilginç projeler yapıyorlar şeklinde bana anlattı bunu. Ben de bunu Türkiye’de de yapmak gerektiğini düşündüm. O zamanlar Türkiye’de bu tür bir iş yoktu. O sırada da Mobilera’ın kurulduğunu öğrendim. Mobilera’ya bu projeyi getirerek katıldım ve proje ile Mobilera’ya ortak oldum. Mobilera’da genel olarak yurt dışında yapılan öncü uygulamaların Türkiye’de uygulanabilir olanlarını ülkemize getirerek başladık. Bu projeler sonrasında da devam etti. 2003 yılında İngiltere’de gördüğümüz SMS atarak kampanya kurgulama uygulamalarını Türkiye’ye getirdik. SMS’lerin içine şifre koyarak kampanyalar yapılmaya başlandı. Bu konuda gerçekten vizyoner firmalar da vardı etrafımızda. Türkiye’de toplu SMS gönderimini, mobil pazarlama kurgusunu ilk biz yaptık. Aynı zamanda Turkcell ile Genç Turkcell ve İşteCell lansman hazırlıklarını yaptık. Bu çalışmalarda pazarlama stratejisi ön planda duruyor olsa da başladığımızda 1 milyon üyeden üç ay içerisinde 3 milyon, dokuz ay içerisinde altı milyon üyeye çıkan bir süreç yaşadık. Tüm bunların işlemleri bizim hazırladığımız veri tabanları üzerinde çalıştı. Her zaman pazarlama konusunda başarı hikâyeleri anlatılır fakat bana göre, o dönemlerde teknolojik olarak önemli bir başarıya imza attık. 2002 yılında ilk defa TTGV’den faydalandık. 2003 yılında pazarlama otomasyonunu TÜBİTAK desteğiyle yaptık. 2004 yılında bu ürünü Türkiye’de Henkel gibi oldukça önemli uluslararası firmalara satışını yaptık. Desteğini 2003 yılında alıp, geliştirip, 2004 yılında da satışını yaptığımız uygulamalar oldu. Diğer taraftan 2002 yılında Türkiye’deki fonlardan faydalanırken tüm bunların uluslararası bir ayağı da olduğunu düşünerek bunlara da bakmamız gerektiğini düşündük. 2002 yılı sonu itibariyle de yurt dışını araştırmaya başladık. Giyilebilir bilgisayarlar yani ilk projemiz için 2002 yılı sonunda yazışmaya başladık. 2003 yılında da bir workshop vardı. Bu workshop etkinliğine katılıp katılmayacağım konusunda çok kararsız kaldık. Fakat gitmezsek konsorsiyuma bile giremeyecektik. Gidersek bir ihtimal doğabileceğini düşünerek workshop’a katıldık. Türkiye, o sıralarda ilk defa 6. Çerçeve Programına yeni kabul edilmiş. Önce kabul etmediler. Dedik ki; çağrı merkezinizi arayın. Aradılar ve sonunda ikna oldular. Böylece konsorsiyuma girdik ve proje birinci seçildi. 2004 yılında Avrupa Birliği ITEA’ya katılan ilk Türk firması olduk. Tam o sıralarda, Amsterdam’dan bir arkadaşımız Philips’in partner aradığını ve bizim olmak isteyip istemeyeceğimizi sordu. Bu sefer ben de “road show”a çıktım. Hollanda, Almanya gibi birçok yere gittim. Hollanda’da Philips ile görüştüm. Sonra da dedik ki: “Biz sizin partneriniz olmak istiyoruz. Hemen konsorsiyuma girin”. Bu da, bizim 2004 yılında başladığımız ikinci projemiz oldu. Bu projemiz de “akıllı evler” üzerine olan bir projeydi.”